
Kainatda hiçbir şey yoktur ki onu hamd ile tesbih etmesin.
Salat ü selam, mahlukatının en hayırlısı olan Muhammed’in, bütün alinin,
sahabesinin, zevceleri, Ensarı ve Muhacir sahabelerinin üzerine olsun!
Bundan sonra, bu mektub, büyük kapınızın eşiğinin lütfuna
muhtaç olan zelil köleden, efendisi, kalbinin neşesi, iki gözünün nuru,
kalbinin kuvveti, Gavs-ı azamın torunu Aziz ve muhterem Es-Seyyid Ali
Efendi’yedir. O Gavs ki, insan ve cinlerin kutbu, öyle bir kutub ki, bu
kölenin medar-ı iftiharı, istinad noktasıdır. (Farsca şiir):
"Cihanda hiçbir kimse Hafız gibi bir köleyi kendine köle
edinmedi.
Çünkü, dünyada hiçbir kimse kendine senin gibi bir padişah
paşa edinmedi"
Şunu arz eder ki: sizden ayrılık müddeti uzayıp için vuslat
ateşi alevlenince, bununla beraber birçok maniler onu size kavuşmaktan
alıkoyup ne sonbahar ne de sonradan oraya gelmesi mümkün olmadığı için, en
aşağı bir bedeli de olsa, onun bir bedeli olsun diye size bir mektub yazmaya
teşebbüs etti. Nitekim abdest için su bulunmazsa, toprak onun bedeli olur.
Güneş batınca, çıra yakılır.
(Farsca bir mısra):
"Güneşin yerine geçecek çıradan başka bir şey yoktur"
Hem de vatanından uzaklaşan kimsenin yaralı kalbi onunla şifa
bulsun, susamış ciğerler, kanayıp kalblerin hararetini söndürücü haberlerin
tarafınızdan gelmesine vesile olsun diye size bir mektub yazdı. Küçüklerden
bile yazılmışsa da kabulü, şerefli zatların şanıdır. Şeferli babalarınızın
büyük cedlerinizin yollarında sabit olmanızı Allah’tan niyaz ederim.
Onlardan efdal olanın üzerine asaleten ve diğerlerinin üzerine, mütbeaten
salat ü selam olsun! Allahü Teala, dünyayı, size ahiret mezraası kılıp bu
kâinatın rabbinin rızasının tahsiline sebeb eylemesini dilerim.
Beyt:
"Dünya, ahiret mezraası olduğundan dolayı iyidir.
Allah onda hayır işlenmesi için vermiştir."
Arz ettiği bu iki fayda dünyada hasıl olur, başkasında değil
nitekim farsça bir mısra’da:
"Ey saki! Baki kalan aşk şarabını ver.
Zira onu cennetde
bulmak istemezsin"
denilmiştir. Hem eğer dünya ahiret için bir mezrea
olmasaydı, çirkin şeylerin en çirkini, rezillerin en rezilidir ve Allah’tan
uzaklaşmaya, insanı ahirette faydadan mahrum etmeye, akıl sahibi olanların
nezdinde, kıymetli olmayan bir evde insan utançtan baş eğmesine sebeb
olurdu. Nitekim Fahr-i kâinat, (onun ve ona tabi olanların üzerine salat ü
selam olsun) buyurdular ki:
"Dünya (ahirette) evi olmayan kimselerin evidir. Malı
olmayanların maldır, aklı olmayan kimse onu toplar?"
Yüce Allah katında dünyanın bir sivrisinek kadar kıymeti
olsaydı, ondan bir yudum su bile bir kafire vermezdi, onu yarattığı zamandan
beri ona rahmet gözü ile bakmadı denilmiştir. Ne ona ne de ni’metine beka
yoktur.
Farsca beyit:
"Bu dünyaya gönül bağlama. Fani olan dünya geçer.
İhtiyarlık devresi geldi. Taze gençlik devresi geçecek."
Güneşin herkese apaçık zahir olduğu gibi, dünyanın kötülüğü
de malumdur. Eğer dünyanın bir değeri olsaydı, insan ve cinlerin Resûlü,
(Ona, aline salat ü selam olsun!) ona iltifat eder, onun için bir şey
hazırlayacaktı. Gerçi bu sözlerin sizin gibilere söylenmesi ve yazılması
uygun değilse de size karşı yazılmasına ve söylenmesine, cenabınıza olan
şiddetli sevgi ve yüce kapınızın eşiğine olan kalbin yakınması sebep oldu.
Farsça beyit:
"Eğer nefesim, (tütsü için kullanılan) buhurdanlık gibi
sıcak ise, acayip değildir.
Zira aşkın, kalbimde ateş yaktı!"
Allah’a yemin ederim ki, mezkûr köle, kendi nefsine sevdiği
ve temenni eylediği şey’i, cenabınız için de sever ve temenni eder. Nasıl
temenni ve arzu etmesin ki, kendisi kat’i olarak kadrinizin yükselmesini,
onun için bir yükselme, aşağı düşmesi onun için aşağı düşme olduğunu ve halk
arasındaki makbuliyyeti varsa, kapı eşiğinizi öptüğünde, ayakkabınızın hatta
köpeklerinizin ayakları altındaki tozuna, yüzümü mesh edip tiryak (panzehir)
gibi olan atlarınızın nalının tozunu gözüne sürme gibi çektiğinden olduğunu
bilir.
Bundan sonra kapınızın eşiğindekilerin ayaklarından Sulhi ve
Abdullah Haydar’ın iki gözlerinden öper. Ah, ah, ah… diyerek hasret çeker.
Allahü Teala, efendimiz Muhammed’ e (Sallallahu aleyhi ve sellem) al ve
ashabına salat ü selam eylesin!