
Hiçbir varlık yoktur ki onu hamd ile tesbih etmesin. Salât ü
selâm, mahlûkatının en hayırlısı olan Muhammed’e, (Sallâllahü aleyhi ve
sellem) bütün âline,ashâbına, zevcelerine, ensâri ve muhâcir sahâbîlerine
olsun.
Bundan sonra, bu mektûb, âlem kutbu kaymakamının (Radıyallahü
anh) perverdesinden emsal ve çağdaşlarının en iyisi Kulihan bey’edir. Allah
onu, dünya ve âhirette fitne ve belâlardan korusun. Perverde, Gavs-ı A’zam
ile Üstad-ı A’zamın (Radıyallahü anhümâ) kapı eşiklerinize olan muhabbeti
duydu. Bunu kıymetsiz ve hâkir olduğunu zan etme! Belki bunu Allah’dan (Celle
ve alâ) gelen bir ni’met olduğunu bil! Zira bu tâifeyi sevmek, ebedî hayat
ve dâimî bir kurtuluş meyvesi verir. Şübhesiz denilmiş ki: Bu muhabbete
hiçbir şey muâdil olamaz. Onları sevmek, Allah (Celle ve alâ) ve Resûlünü
sevmeye sirâyet eder. Nitekim Peygamber (Sallâllahü aleyhi ve sellem):
"Kişinin haşri, (dünyada) sevdiği kimse iledir."
Öyle ise, mümkün olduğu kadar, insan, yaratılan âzalarını
yaratılış gayesi yolunda sarf etmek ve Allah’ın buğz ettiği kötü dünyaya az
iltifat etmek suretiyle şükr etmek lâzımdır. Hattâ, yüce zatlar, dünyaya
iltifat edip ona önem veren kimseyi akılsızlardan, ona yüz çevireni
akıllılardan saymışlardır. Çünkü akıllıların en akıllısı olan, Peygamberimiz
(Sallâllahü aleyhi ve sellem) olduğu halde, ondan yüz çevirmiştir. Nitekim
buyurdular ki, "Dünya, (ahiretde) evi olmayanın evidir, malı olmayanın
malıdır. Akılsız olan onu toplar."
Yine:
"Dünya, mü’min için cehennemdir. Kâfir için cennetdir. Şayet
dünyanın kıymetçe Allah nezdinde bir sivri sineğin kanadı kadar değeri
olsaydı, ondan bir yudum su bile kâfir kimseye vermezdi." Buyurdu. Sizin
gibilere, himmetinizi, çirkin dünyaya hasr etmek değil, belki âhirette
felâhına sebeb olan şey’i eklemeniz lâzımdır. İmamınızın, kardeşlerinizin,
size tabî olanların, Mustafa’nın (Sallâllahü aleyhi ve sellem) şeriatına
tabî olan kimselerin üzerine selâm olsun! Allah, Efendimiz Muhammed’e, âl ve
ashâbına salât ü selâm eylesin!