
Hiçbir varlık yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü
selam Efendimizin (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine
olsun! Bundan sonra, bu mektûb, âlem kutbu kaymakamının perverdesinden, en
aziz, şerefli âlim ahadın (Allah) nûrunun vasıtası, halkı samed olan Allah’a
celb edici, ebedî feyizlerin kaynağı, seydaye mensûb bağlantının vasıtası,
zamanında tek manevî makam sahibi, şerefli efendimiz şeyh Ahmed’edir.
Devamlı olarak halk kendisinden faydalanıp kemalin nihayet derecesine
yükselmiş olsun.
Perverde, o taraftan kendisine bir haber gelmesini Allah’tan
rica edip intizarında idi. O taraftan lâtif bir rüzgârı celb edecek bir
haberi size göndermediği için, hususan müjdeciniz geldiği günde, bir saat
sonra, kendi nefsini kınadı. Misafir divanında (odasında) türbe-i muazzama
karşı otururken, Bilkîs tarafından Süleyman’a (aleyhisselâm) gelen çavuş
kuşu gibi, elçiniz gelince, gayet sevinerek neş’esi kuvvetlendi. Çünkü
ondan, o tarafın kokusu gelip, oradan bahis ediyor. Şiir:
"(Ey elçi) eğer onun (Şemseddin’in) tatlı dudaklarından çıkan
bir selâm haberi, sende olsa, söyle.
Ve eğer onun miske benzer gönlünden çıkan bir haber bilsen
getir. Başın ne kıymeti var ki, Şemseddin’in ayağına feda edeyim.
Şemseddin’in ise ismini söyle ki, senin üzerine rûhumu saçayım."
Perverde, elçinizle nasıl sevinmesin ki, kendisi merkadi
(türbe-i muazzam) ın yanında bulunduğu halde, lâkin ona hâsıl olan ni’met
sizin himmet ve duanızın bereketi ile olduğunu bilir. Şiir:
"Ayıl! tâ ki, birdenbire ondan (mahbubdan) bahs etmeyip de
âşıklık vasfı bizdendir söylemeyesin.
Aşk ile kimse gibi, aşk ondan (mahbubdan) olup sende zâhir
oldu."
Şayet Allahü Teâlâ irade sıfatını kulun kalbi üzerine tecelli
etmezse fakir kula taleb ve irade sıfatı nasıl hâsıl olacaktır? İşte bunun
için, yüce zâtın :
"Bir kimse taleb edip, çabalarsa, matlubuna erişecektir."
dedikleri sözlerinin mânası tersine olup maksadları, Allah’ın iradesine nâil
olan kimse taleb eder ve matlubunu bulur, demektir.
Hulâsa, kul, boş bir kap hattâ kitabın cild ve nakışına
benzer.
Beyt:
"Mânayı sen verirsin ey şeker ağızlı (sevgili)!
Ben ise kitabın cildi, ses ve harf gibiyim."
Üstâdın (Radıyallahü anh) ev halkı ile o mübârek mekânın
sakinleri hepsi selâmette olup en olgun olan efendimiz Halife Molla Reşid
rahatsızdır. Çünkü kendisinde iki aydan beri bir nevi hastalık vardır.
Bugünlerde biraz hafifleşip bazı günlerde evinden çıkmaktadır. Hattâ güzel
esen rüzgâr gibi tarafınızdan gelen haberin zamanında perverdenin yanında
oturuyordu. Fakat bir saat dışarı çıktıktan sonra, artık ancak üç dört gün
evden çıkmaz olur. Birçok hastalıkları vardır.
Muhammed Said, ilm icazetnamesini alıp dolayısıyle giyicek
kıyafetini değiştirmiştir. Buna da Allah’a şükür olsun! Kendisi de kendine
ve üstad-ı âzam (Kuddise sirruh) evlâdına torunlarına cenâbınızdan duâ
diler. Hepsi de ayaklarınızdan öperler. Şeyh-i âzamın (Radıyallahü anh)
bütün ev halkı selâmette olup istirahat safhasında oturmaktadırlar. Molla
Alâuddin ise, şimdilik burada idi. Mâruf okumak için Balekan köyündedir.
Bitlis vilâyetinde fedailerin (Hristiyan gerillalarının) bahsi kesildi. Ama
Van’da çoğalıp, orada birçok hâdise vâki olmuştur o hâdiselerde Gevaşlı
Molla Mehmed’in kardeşi öldürülmüş, diğer kardeşi de zimmîlerden çoğunu
hattâ ahtımar kilisesinin reisi olan kitrakösü de öldürdü, sonra tahmanıslı
Hüseyin de Molla Mehmed’in mezkûr kardeşini öldürmüştür.
Perverde ellerinizden öper, cenâbınızdan duâ taleb eder.
Molla İbrahim’e selâm edip Molla Ziyâuddin ile Muhammed Sırrı’nın
gözlerinden öper. Allah, onları mukarrebundan (ona yakın olanlardan) eyleyip
uzun ömürler versin! Molla Hüseyin, faki Muhammed’e ve daha başka sâlik,
mürid ve talebelere selâm eder. En reşid olan halife ve Molla Muhammed Emin
de ayaklarınızdan öperler. Allah’ın salât ü selâmı efendimiz Muhammed’e (Sallâlahü
aleyhi ve sellem), âline olsun.