
Hiçbir varlık yok ki onu hamd ile tesbih etmesin. Salât ü
selâm, Efendimiz, Muhammed’in, âl ve ashâbının üzerine olsun! Bundan sonra,
bu mektûb, âlem kutbu kaymakamının perverdesinden, Allah yolundaki kardeşi
Tağili Mollo Ubeydullah’a. (Allah’a olan muhabbeti artsın!) ve şeyh
Abdülhakim’in (Kuddise sirruh) ev halkına, (Allah’a olan yakınlıkları ziyade
olsun!) ve o tarafın ahalisinedir. Allah onları sâlik kişilerden eylesin!
Perverde ile size ait musibetten haber verici mektûbunuz,
kendisine ulaşınca, "Biz Allah’ın kuluyuz, (öldükten sonra) yine ona
döneceğiz." cümlesiyle, Allah’a bulundu. Kendisine ve size Allah’dan (Celle
ve alâ) sabır ve büyük sevab vermesi talebinde bulundu. Ey kardeşler!
Eskiden beri dünyanın âdeti böyledir. Ayrılık yeni peyda olan şeylerden
değildir. Onda, ilim, irfan, taâtler ve Allah’a (Celle ve alâ) yakın olmak,
onun için sevmek, onun için kızmakla, yani halkı Allah için sevmek ve onun
için halktan kızmakla, meşgul olan kimse, şübhesiz rahat olup dünyada büyük
bir saâdet payı alır. Bu mezkûr şeylerin zıddıyla meşgul olan kimse, dünyada
esenliği kayıp eder. Çünkü dünya meşakkat ve gurur evidir. Zira müşahade
edildiği üzere, onda, kardeşler, baba, anneler, çocuklar, birbirlerinden
ayrılmaktadırlar. Öyle ise, akıllı kimseye, âhiret işlerine ve Allah’ın (Celle
ve alâ) muhabbetine çalışması lâzımdır ki, dünyevî meşakkat ve
kösteklerinden (bağlarından) kurtulup rahat olsun! Şiir:
"Allah muhabbetinin esiri ol. Ki, esaretten (dünyanın keder
ve bağından) kurtulasın. Aşkın derdini göğsün üzerine bırak ki, sevinesin."
Yoksa, bu musîbetin benzerleri, sene be sene, ay be ay gelir. Onlardan
kurtuluş yoktur. Nitekim, Allah (Celle ve alâ) Kur’ân-ı Kerîm’de:
"Ey mü’minler! And olsun, (itaat edeni âsi olanlardan ayırd
etmek için) sizi biraz korku, biraz açlık ve biraz da mallardan ve
mahsullerden yana eksiltme ile imtihan edeceğiz. Ey Resûlüm! Sabr edenleri
(ihsanlarım) ile müjdele." Diye te’kidli yeminli buyurmuştur. Hattâ bu
musîbetten daha üstün, daha şiddetli hâdiseler vâki olmuş ki bu ona nisbeten
bir hardal tanesinin dünya dağlarının en yükseği olan dağın nisbetine
benzer. Yani Peygamber’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) vefati…
Şübhesiz, Peygamber’den (Sallallahu aleyhi ve sellem):
"Ben ümmetim için, (ölüm hususunda) selefim benim vefatımın
musibeti gibi hiçbir musîbet başlarına gelmez." rivâyet edilmiştir. Yine
Peygamberimiz (Sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
"İnsanlardan veya mü’minlerden birisinin başına bir musîbet
gelse, vefatımın musîbetiyle, başına gelen diğer musîbetlerin üzüntüsünden
teselli edip sabr etsin! Çünkü ümmetimden herhangi birisi, benden sonra
vefatımın musibetinden daha şiddetli bir musîbet başına gelemez."
Mü’min kişinin hakkı böyle olması gerekir. Zira Peygamber
Efendimiz’den (Sallâllahü aleyhi ve sellem):
"Herhangi birinizin, beni malından, evlâdından, nefsinden
daha çok sevmedikçe, hakkıyla iman etmiş olamaz." rivâyet edilmiştir. Madem
ki, Peygamber (Sallâllahü aleyhi ve sellem) sevgililerin en sevgilisi ve en
üstünüdür, musibeti de daha şiddetlidir. Ondan sonra da hesabsız
sayılmayacak kadar musîbetler vâki olmuştur. İşte onlardan da ibret alıp
teselli ediniz! Şu da düşünülmelidir ki: Eğer, başına musîbet gelen
kimsenin, ölüsüne karşı olan sevgisi, dünya için olsa, gerçekten dünya
muhabbeti zâil olup gitmiştir. Allah (Celle ve alâ) için olsa, Allah bâkîdir,
ölmez. Rivâyet edilmiş ki Sıddîk-ı Ekber (Ebubekir) (Radıyallahü anh),
(Hazret-i Peygamber’in vefatında sahabîlere hitaben) buyurdular ki: "Ayılın!
Şayet Muhammed’e ibâdet eden varsa, şübhesiz Muhammed (Sallâllahü aleyhi ve
sellem) öldü. Allah’a, (Cele ve alâ) ibâdet eden varsa, şübhesiz Allah
diridir, ölmez."
Rahmetlinin anası ise, başına gelen bu musîbet hususunda
Peygamber’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) ezvacından (Allah ona ve ezvacına
salât ü selâm eylesin!) İbret alsın! Çünkü Hadice’den (Radıyallahü anhâ)
başka hepsi de çocuksuz idiler. Halbuki rahmetlinin annesine, hayata evlât
kalmış, ikisi erkek çocuklarıdır. Allah, ömürlerini uzatsın! Öyle ise,
geçmişi kendisine âhiret selefi edinip, ikisinin hayatta kalmalarına hamd ü
şükr etsin!
Bundan sonra perverde taziyeniz dolayısıyle der ki, "Allah
ecrinizi büyültsün, mateminizin sonunu iyileştirip geçmişinizi bağışlasın!"
Size, bütün dostlara Mustafa’nın (Sallâllahü aleyhi ve sellem)
âl ve ashâbını üzerine salât ü selâm ve senâ, şeariatına tabi olanlara da
selâm olsun!