
Salât ü selâm efendimiz Muhammed Mustafa’nın, (Sallâllahü
aleyhi ve sellem) âlinin, sâfi kalb ehli olan ashâbının üzerine olsun!
Bundan sonra, bu mektûb, âlem kutbu kaymakamının perverdesinden dostlara ve
doğru olanlara yani Molla Kâmil’e Allahü teâlâ temennilerini hasıl eylesin
ve Kulihan beye Allahü teâlâ, onu âhiret işlerine yönelen kimselerden
eyleyip râzı olmadığı şeylerden uzaklaştırsın!
Perverde size selâm edip selâmetle din istikâmetinde
bulunmanıza, dîni bulandıran şeylerden uzak olmanıza dua eder. Ey dostlarım!
Muhakkak ki dünya ve âhiretin selâmati, dünya ile âhiretin efendisine (Sallâllahü
aleyhi ve sellem) mütabeattadır. Allah, onun, âlinin ve sahâbîsinin üzerine
salât ü selâm (rahmet) nâzil eylesin. İnsanlar için yüz karası, aşağılık ve
çirkinlik ise, ona mütabeat etmemektedir. Öyle ise, akıllı olan kimsenin,
kendisi için onda yücelik ve şerefe olan şeyde çalışması ve çirkin, dünyevî,
yaldızlı şeylerle mağdur olmaması gerekir. Çünkü o çirkin şeyler görünüşte
güzel görünürlerse de lâkin hakikatte üstü şekerle kaplı öldürücü zehir
kabilinden olup, sahiblerini öldürerek, onu Allah’ın (Celle ve alâ) lâneti
üzerine nâzil olan bir mekân ederler. Gerçekten:
"Allah’ın zikri ve o zikre şâmil olan şeylerden başka, dünya
mel’ûndur. İçindeki şeyler de mel’ûndurlar." denilmiştir. Evet, onda ilâhi
marifetlerin tahsiline çalışıp tâat ve Allah’ın râzı olduğu şeylere yönelen
kimse için, dünya güzeldir. Şiir: "Dünya aslanlar (Allah yolunda çalışanlar)
için iyidir. Erkekler için acaib bir mülktür. Onu hayır işler için imar
ederlerse acaib bir mezra, akardır."
Ey kardeşim Molla Kâmil! Perverde, oğlunuzun ölümünü işitti.
Allah, senin sevâbını büyültsün. Mateminin akıbetini güzelleştirip, âhirete
nakil olandan daha güzelini verip değiştirsin: geçmişi anne ve babasına
önceden gönderilmiş bir selef ve zahire eylesin!
Musîbetlerin birbiri ardında üzerime nâzil olmalarına karşı
tahammülüm yoktur. Dediğinize karşı cevab şudur: Ey kardeş! Kulun, Rabbinin
(Celle ve alâ) onun hakkında yapacağına râzı olması lâyıktır. Ona seçtiği
şey, kendisi bizzat nefsine seçtiği şeyden daha sevab, daha yüce, daha kâmil
olduğunu bilmelidir. Bâhusus yüce Nakşibendî tarikatine, (Allah, ehillerinin
sırlarını kutlasın!) mensub olduğunu iddia edenler, sevgilileri olan
Allah’nı yaptığına râzı olmaları lâzımdır. Çünkü onlar, sevgilinin yaptığı
her şeyi sevgilidir derler. Bu düşünce vasıtasıyla, bir musîbete giriftâr
olan kişinin ızdırabı kolaylaşır. İşte bu tefekkürden ayrılma! Sizin ve
nezdinizde olanların, Mustafa’nın (Sallâllahü aleyhi ve sellem) şeriatına
tabi olanların üzerine selâm ve senâ olsun!