İçindekiler


ELLİ DOKUZUNCU MEKTUB

Hasani veya Biliki aşiret ağası Hüseyin’e, parlak İslam şeriatına mütabeat edilmesinin ve mümkün olan kimseye de icrasına çalışması, düğünlerde kadınlarla erkeklerin, beraber oynayıp birbirlerine karışmasının kınanmasının ve en te’kidli ve belağatlı bir şekilde ondan nefret ettirilmesinin, bu hareketin çirkinliği, namus ve gayrete aykırı olduğunun beyanı hakkındadır.

Bütün hamdler, efendimiz Muhammed’i, (ona, aline ve ashabına, Allah’ın salat ü selamı olsun!) bize peygamber olarak göndermesi ile bizi şereflendiren Allah’a olsun! Efendimize tabi olan (uyan) kimse hidayete kavuşur. Ona muhalefet edip sünnet ve şeriatının hilafına hareket eden kimse helak olup hidayete ulaşmayarak dünya ve ahirette ziyan eder. Efendimize, (Allah, ona, aline ve ashabına salat ü selam eylesin!) tabi olan ne mutlu. Ona muhalefet eden kimsenin vay haline.

Bundan sonra, bu mektub, mübarek dergâhın hizmetçisinden, muhterem, şerefli ağa, yüzbaşı Hüseyin efendiye, dünya ve ahirette Allah onun şerefini ziyade etsin. Cindi ağa, mezkûr hizmetçiye gelip, bazı menkabenizden ve Seyda’nın (Radiyallahü anh) dergâhına olan şiddetli sevginizden bahsetti. Dolayısıyla ve aramızdaki İslamiyet kardeşlik rabıtası, onu size bir mektubu yazmaya sevk etti. Mektubda kardeşlik sevginin şartını beyan etti. Ki o, dünya ahirette iki cihanın saadetlerinin kazanılmasına sebep olan şeydir.

Ey dostlarım! Saadet ve kemaliyet, iki cihanın efendisi olan Peygamber’in mutebatında, şeriatının boyasıyla boyalanmakta, bizzat emirlerine imtisal etmek, nehy eylediği şeylerden sakınılmasında ve bunların mümkün olan kimselere de icra edilmesindedir. Bir kimse, başkasını Peygamber’in, şeriat, emir ve nehiylerine eylediği muhalefetinden men edecek kudrette olup da onu men etmezse, onun ortağıdır. Bir kimse, onun sünnetini ve şeriatın ahkâmını başkasına yaptırsa, ona hasıl olacak ecir ve sevabından hiçbir şey noksan olmaksızın kendisine de hasıl olur.

Köyünüzdeki düğünlerde kadınla erkeklerin bir arada karışık olarak oynadıkları haberi, hizmetçinin (benim) kulağına geldi. Bu olay, çirkin hatta ondan daha çirkini olmayıp dünya ve ahirette alçaklığa, Allah (Celle ve ala) ile Resulünün kahr ve gadabını icab etmektedir. Bu, parlak İslam şeriatına muhalefet etmek, şeytana (onun üzerine lanet olsun!) mutabeat olmakla beraber, akıl şeref, gayret ve namus bakımından da yakışmaz. Hatta bunu, ancak kendisinde insaniyeti selb olup, hayvan tabiatı bünyesinde yerleşen kimse yapar. Bu husus hakkında Peygamber’den varid olan hadisler zikredilse, onların heybetinden, insanın aklı uçar. Halbuki işittiğimize göre, sizler en güzel haslet üzere ve gayet mütedeyyin, kutbu alem Seyda’nın (Radiyallahü anh) hakkında, son derece muhabbeti üzeresiniz. Öyle ise, imkânınız dahilinde, köy halkınızı bu seni, çirkin hareketten men etmeniz lazımdır.

Size, akraba ve tabilerinize, Mustafa’nın şeriatına tabi olanın üzerine selam olsun. Mezkûr şeriatın sahibine, aline ve ashabına da salat-ü selam ve sena olsun!