İçindekiler


ALTMIŞ ÜÇÜNCÜ MEKTUP

Yine Erzincanlı mezkûr halife Muhammed Sami efendinin oğlu Salahaddin’e Nakşibendi tarikatından hatta diğer tarikatlardan maksad olan şey’in ve o maksada insanı ulaştıran tarikatların en alası Nakşibendi tarikatı olduğunun beyanı ile, Nakşibendi tarikatının bazı şartlarından olan muhabbet, ihlas, mürşide teslim olmanın beyanı, dünyayı, helak ve Allah ile kul arasında bir perde değil, belki onu ahirete bir mezra ve vesile edinmesinin teşviki ve insan, kendi ecdadının tarikattaki makamlarına, gönül bağlaması münasib olmadığı belki imkanı dahilinde, çalışmasına temessük etmesinin layık olduğu hakkındadır.

Bütün hamdler Allah’a olsun ki, emirlerine itaat etmeyi, nehiylerinden korunmayı kullarına ihsan eyledi. Salat ü selam, efendimiz Muhammed’e (Sallallahu aleyhi ve sellem) olsun ki, Allah’ın emirlerini yapmanın ve nehiylerinden sakınmanın yollarının açıklayıcısıdır. Her iki yolu bize kadar ulaştıran al ve ashabına da olsun!

Bundan sonra bu mektub, yüksek dergâhın hizmetçisinden, Allah yolundaki güvenilir kardeşi en yüce şeyhin veledi, hakkı, hakka’l-yakine ulaştırmaya çalışan muhterem mevla Salahaddin efendiyedir. Allah onu nezdinde makbul olanlardan eylesin.

Mektubunuz, hizmetçiye ulaştı. Selametinize ve ondan mesleğe salahiyet kokusu duyduğuna çok sevindi. Bu durumunuz için, Allah’a hamd ve şükür etti. Ey kardeş! Bu tarikat, hatta diğer tarikatlar da üzerinde kuruldukları, usullerden başka, bir ilave veya onda bir eksiklik yapmaya hiç kimsenin müdahale etmesine hakkı olmayıp ve ehillerinin, Allah’u Teâlâ’dan başka, hiçbir kimseye, ihtiyaçları yoktur. Onlar daima kendi kusurlarını ve Allah’ın azametini düşünürler. Kınamaları ve onları yapan kimseler hakkında, şiddetli tehditten haber veren birçok ayet ve hadisler, varid olduğu, kibir, ucb, hased gibi kötü ve yerilen evsafları kendilerinden sıyırmakla, çalışmaları, daima Allah’a yönelmek ve razı olduğu şeylerden olup, kendilerinde, mezkûr kötü vasıflarının yerine övülen sıfatları ispat etmek içindir. Hatta mezkûr kötü vasıflardan kalbi temiz olmayan kimse, iyi vasıflarla muttasıf olması ve onları tahsil etmeye çalışması, farz-ı ayn olan şeylerdendir.

İşte bu gaye üzere yüksek tasavvuf alimleri, Kadiriyye, Kübreviyye, Çeştiyye ve Gazali’nin tarikatı gibi birçok tarikatlar kurmuşlardır. Fakat bu mertebeye vasıl olmak için, tarikatların alası, yüce Nakşibendi tarikatıdır. Allah bizi ve sizi, sahibinin sırlarıyla takdis eylesin. Çünkü bu tarikatın esası sünnet-i seniyyenin mütabeatı, dindeki ruhsatlardan ve Allah’ın rızası olmayan bid’alardan korunmak üzere kurulmuştur. Bununla beraber, Taği’li üstadı azam, "Allah bizi ve sizi onun sırlarıyla kutlayıp, ondan razı olsun." Beyan ettiğine göre, Nakşi tarikatında mezkûr vasıfların diğer birçok şartları vardır ki salik ona mütabeat eylediği mürşidine karşı muhabbeti ve mürşidinden başka, dünya mürşidlerle dolu ise, veya ondan daha yüce bir mürşid de olsa, bidayeti ancak kendi mürşidinin aracılığına hasr edilmiş olduğuna itikad etmesiyle, hakkında ihlas sahibi olması bidayette güç de olsa, kendisine emirlerine imtisal, nehy eylediği şeylerden sakınma hasıl olması için mürşidine teslim olmasıdır.

Öyle ise, akıllı olan kimseye, dünyasını ahiretine mezra edip, hayatını dari bekada (ahirette) helakine ve Allah’a (Celle ve ala) karşı, mahcubiyetine sebeb olacak şeylerde zayi etmemesi lazımdır. Bu nasihat, akıllı kimsenin zihninde sabit olup dünyanın kötülüğü, rezaleti, aşağılığı, aklında yerleştiği vakit, aziz ve yüce Allah’ın rızasının olduğu şeylere çalışması lazımdır. Allah’a kavuşmanın yolu işte budur. Şayet birisine Nakşibendi tarikatına intisabı mümkün olmayıp, belki yukarıda adları geçen diğer tarikatlar mensub bir mürşid ona gitmesi gerekir ve o zaman, Allan yolundaki tarikat ecdadının mahbubu, sevgilisi olur. Zira tarikata mensub ecdadının tarikattan maksadları Allah’a (Celle ve ala) ulaşmaktır.

Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) alinin, sahabesinin üzerine salat-u selam eylesin!