İçindekiler


ALTMIŞ BEŞİNCİ MEKTUP

Anteb’e bağlı Mirza köyünden Molla Ali, Molla zâde, Molla Abdülmecid’e tasavvufun hakikati, parlak şeriatın mutabaatından başka bir şey olmadığı, İslami akide namazdaki Fatiha ile teşehhüdün tashihleri namaz ve cemaatle kılınan namazlara teşviki, Cuma namazının terkinden ve kılınmasından gevşeklik etmekten menetmesi ve onunla ilgili şeylerin beyanındadır.

Hiçbir şey yok ki onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam efendimiz Muhammed’e (aleyhisselam), bütün al ve ashabına (Rıdvanullahi teala aleyhim ecmain) olsun!

Bundan sonra, bu mektub alem kutbu kaymakamının perverdesinden, Allah yolundaki kardeşleri, Mirza köyü ahalisinden Molla Ali, Molla zade ile Molla Abdülmecid’e ve diğer köy halkınadır. Allah, onları, bela afetlerden korusun! Malumunuz olsun ki, fakih Mustafa ile arkadaşları perverdeye geldiklerinde onlardan halinizden sordu. İşinizin güzelliğinden, yüce, parlak olan bu tarikatın, nisbetine sıkıca bağlı olduğunuzdan ve hatme yaptığınızdan haber verdi. Ancak kış mevsiminde Cuma namazını kılıp yazın terk ediyoruz, dedi.

Biliniz ki, ey kardeşler! Gerçekten tasavvuf, Mustafa (Sallallahu aleyhi ve sellem) in sünneti üzere hareket etmekten ibarettir. Bazı şeyhler tasavvuf, kalb çirkinlikten safi olmasıyla yün abası giymek, efendimiz Mustafa (Sallallahu aleyhi ve sellem)in sünnetine uymaktır, demişlerdir.

Evliyadan Şibli (Kaddesallahu sırruh) şeyhlerin birisine giderek onunla birlikte, cami kapısına yürüyünce, şeyh camiye girdiğinde, ilkin sol ayağını attı. Bu hareketini gören Şibli hemen geri dönüp, Peygamberin (aleyhisselam) sünnetine aykırı şeyden, nefsini muhafaza etmeyen kimse, başkasını muhafaza edemez, dedi. Abdülhalık El-Gucduvani (Kuddise sirruh), bir vakıa halinde, tarikat reisi olan Hace Bahaüddin El-Nakşibendi’ye Allah, bizi onun sırrı ile kutlayıp, ondan razı olsun! Şeriatın azimet olan hükümlere tabi ol, ruhsatlara tabi olma! Diye buyurdu. Şeyhlerin bazısı da Fahr-i Kainat’ı (Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem) rüyada gördükte, kendisinden ümmetinden bazı şahısların durumundan sorar. Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de sorulan kimselerin durumlarına münasib şeylerle cevabını verir. Sonra kendisinden Ebu Ali İbni Sina’nın durumundan sorunca, buyurdular ki:

"O, sünnetimden yolumdan başka, bir yol ile Allah’a kavuşmak istedi. Dolayısıyla Allah onu ateşe attı" diye buyurdu.

İmam-ı Rabbani (Kuddise sirruh) mürid tevbe ettikten sonra, yüce manevi makamlara uçmak için, kendisine şu iki kanadı tahsil etmesi lazımdır. Birincisi, akidesini, ehl-i sünnet ve cemaatın akaidine muvafık olarak tashih etmesi.

İkincisi, İslam şeriatı ile amel etmesidir. Bu iki şeyi tahsil etmedikçe, kudsi aleme kavuşması nasıl mümkün olur? Durum böyle iken, sahih akideyi tahsil etmesi lazımdır. Kitab halinde mahalli lisan ile yazılmıştır. Çünkü o akaidin temeli kabilindendir. Kendi inancını tashih ve tahsil ettikten sonra, şeriatın ahkamıyla amel edip namazdaki Fatiha’nın, teşehhüdün kıraetini tashih eder. Kendi başına ve cemaatle kılınan namazlar gibi ibadetleri yapılmalıdır. Namazlardan birisi de Cuma namazıdır. Şüphesiz terk edilmesi hakkında şiddetli tehdit varid olmuş, alimler, terkini büyük günahlardan saymışlardır.

İbnu Hacer (Rahmetullah aleyh) Zevacir-an-iktirafil-kebair adlı kitabında, Cuma namazının terk edilmesi bahsinde demiş ki: Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Cuma namazını terk eden bir kavme, buyurdular ki:

"Ehemmiyet vermeyip, üç Cuma namazını terk eden kimsenin, Allahü teala onun kalbi üzerine mühür basar.

Diğer bir rivayette Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem):

"Bir kimse özürsüz olarak üç Cuma namazını terk ederse, muhakkak ki İslamiyet’i arkasına atmıştır."

Öyle ise, sünnetine tabi olan ümmetine Cuma namazını terk etmemeleri lazımdır. Ülkemizde bulunan zımmilerin durumlarını düşünelim ki, dinleri batıl olmakla beraber, pazar günü bütün işlerini terk etmişlerdir. Hak (doğru) dinle müşerref olduğumuz ve Kur’an-ı Kerim’in:

"Sizler, insanlar arasında en iyi ümmet olarak meydana çıkarıldınız." nassı ile de diğer ümmetlerden Allah nezdinde daha iyi olduğumuz halde, cuma gününde nasıl işimizi terk etmeyelim?

Size ve hidayete tabi olanlara, genellikle ve özel olarak Mustafa (Sallallahu aleyhi ve sellem) in şeriatına tabi olanlara selam olsun! O şeriat sahibine, aline, ashab, ezvac, dünürlerine, ensarı ve zürriyetine salatın en tamamı, selamlardan en kamili olsun!

20 Şubat 1330.