
Kâinatta, hiçbir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin.
Salat ü selam, Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı olan Muhammed’e (aleyhisselam)
aline, ashabına olsun! Selamın tebliğinden sonra, arka arkaya gece
gündüzlerde dualar Allah yolundaki kardeşi, Allah için dostu olan Molla
Ahmed’e tebliğinden sonra, Allah efendimiz, insan ve cinlerin efendisi olan
Muhammed’in (Allah onun alinin ashabının üzerine salat-u selam eylesin!)
yüzü hürmetine onu dünya ve ahirette pişmanlığa sebeb olan şeylerden
muhafaza edip, en yüksek maksada ulaştıran sebebleri kendisine nasib
eylesin. Malumunuz olsun ki, Molla Mahmud hakkında, kınama ile dolu şerefli
mektubunuz bize ulaştı.
Ey kardeşim! Malumunuz olduğu üzere, şübhesiz bu tarikat,
kalbde iki cihete karşı, muhabbet ortaklığını kabul etmez. Zaruri olarak bu
tarikat ehlinin kalbi, yalnız bir muhabbet ile taalluk eylediği aşikardır.
Kab, bir şeyle dolduğu zaman başka bir şeyi kabul etmez. İçine alamaz. Sadık
muhbir (Sallallahu aleyhi ve sellem):
"Dünya ve ahiret ancak iki kumadan başka bir şey değillerdir.
Birisi razı olsa, diğeri darılır.", buyurduğu gibi, dünya ve ahiret
birbirlerine zıd olan bir şeyin iki kenarı üzerindedirler. Bu hadis-i
şerifin mealinin ilhamıyla şöyle Farsça bir şiir:
"Hem Allah’ı hem aşağı olan dünyayı arzu edersin. Bu arzu
hayaldir, muhaldir, deliliktir" denilmiştir.
Şunu da bilmelisin ki, gençlik zamanında yapılan tek bir
amel, sevab bakımından ihtiyarlık devresinde yapılan yüz amele tekabül eder.
Nitekim İmam-ı Rabbani (Radıyallahü anh) ihtiyarlık zamanında
mümkün olmayan Allah’a karşı manevi huzur melekesi, gençlikte elde edilmesi
daha mümkündür. Hatta bazen ihtiyarlıkta hiç de mümkün olmaz. Şiir:
"Genç, eğri dalları doğrultmayı arzu edersen doğrulur.
Bükülmüş koca ağaçların doğrultulması sana fayda vermez."
Bu davaya müekkid bir delildir.
Ebeveynlere, evladına dünyalarını kazandırmaktan daha çok,
ahiretlerini kazandırmaya çalışmaları lazımdır. Dünyadaki tamirat ve dünyaya
bağlanma, zarardan başka bir şey sağlamaz. Dünyanın sermayesi azdır. Ona
mübtela olanlar. Daima zelil ve hakirdir. Nitekim Hak Sübhanehu ve Teâlâ
Kur’an-ı kerimde buyurduğu gibi:
"Muhakkak biliniz ki Allah’a itaat ve ahiret kazancına saf
edilmeyen dünya hayatı, bir oyun, eğlence, bir süs aranızda bir öğünme mal
ve evlat da bir çoğalıştır."
İşte bunu anladınsa, şunu da bil ki, oğlun Molla Mahmud da
malumunuz olduğu üzere, bu tarikat için bir kabiliyeti ve liyakati olup
Allah, Sübhanehü ve Teâlâ kendisine tam bir lütuf, genel bir kerem vermesi
de umulur. Sen onun bu durumunu bildiğin halde, köy ahalisi onun imamet ve
talebelerin dersleri hakkındaki şikayetleriyle delil getirerek burada çok
kalıp, bu taifenin yaptığı amel ile meşgul olduğu için, onu kınadığından
taaccüb edilir. Halbuki kendisi için imamlık ile tedris vazifeleri, bu
durumuna nisbeten itibar derecesinden aşağıdır. Nitekim Mevlâna Cami, Farsça
divanının bir şiirinde demiş ki:
"Abid ayağını camiye götürdü, camiye gitti.
Hacca giden kişi çöllerin mesafelerini kat’etti.
Aşk şarabıyla mezesini yeri kimin olsun? Bu işler,
işsizliktir"
Bununla beraber sen, aralarında bulunduğundan dolayı, köy
ahalisi cemaatla namaz kılmaktan, hatme yapmaktan ve sohbetsiz
kalmamışlardır.
Molla Mahmud ise, şimdilik üzerinde bulunduğu bu halete onu
teşvik etmen gerekir. Zaman darlığı mevsimin şiddeti, yollar karlarla kapalı
olmasaydı, az bir müddet onu gönderecektik. Bu kainattaki eşyaların hepsi
zahiri sebeblere bağlı oldukları ve o sebepler şimdilik tahakkuk etmediği,
kendisinde bir nevi hastalık ve zayıflı ve havaların şiddetli soğuğu olduğu
için, oraya gelmeye takatı yoktur. On beş gün gibi bir müddetten sonra,
inşallah onu göndereceğiz.
Sizin ve ev halkınızın keza bütün köy halkının hatırlarını
sorar, onlara selam ederiz. Molla Mahmud gelinceye kadar, sıkılmamaları
lazımdır. Molla Mahmud ile arkadaşları, ellerinizden öper, cevabınızdan dua
taleb ederler. Allah, efendimiz Muhammed’e (aleyhisselam), bütün aline,
ashabına salat-u selam eylesin!
20 Şubat 1330.
Alem kutbu kaymakamının Perverdesinden.