İçindekiler


ALTMIŞ YEDİNCİ MEKTUP

Farkin da mukim Medineli El-Şeyh Muhammed Sadaka’ya, kendisinin (Hazretin (Radıyallahü anh) ona karşı olan muhabbetini açıklamasının, evliyanın nazar ve iltifatına hiçbir şey denk gelmediğinin Allah aşkı, kalbte olan masivanın düşüncesini yakıp, insanı en şerefli ve en ala manevi makam olan ubudiyyet makamına ulaştırdığının beyanı ve o konu ile ilgili şeyler hakkındadır.

Hiçbir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat-i selam Allah’ın yaratıklarının en hayırlısı olan Muhhamed’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) bütün al ve ashabının üzerine olsun! Bundan sonra, bu mektub yüce kapı eşiğinin aciz ve taksiratlı hizmetçisinden, efendisi onlarala iftihar edilen kemalat sahibi, tahir sülaleden gelen, bütün aleme nurlar saçan Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem)’e mensib, muazzam efendimiz, yüce zat, şeyh Muhammed Sadaka’ya, Allah onu, mukarrebunlardan (kendilerine yakın olanlardan) eylesin!

Muhabbetten haber veren mektubunuz ile kıymetli hediyeniz, köleciğinize ulaştı. Mektubu gözlerinin üzerine bırakıp öptükten sonra okuyup şiddetli sevincinden dolayı yerinden yükselmesine az kaldı. Nasıl yerinden yükselmesin? Halbuki Allah’a (Celle ve ala) en yakın yol, kul, kendini bir velinin kalbine yerleştirmesidir.

Çünkü velinin kalbi, nurların nazil olduğu yerdir. Hatta onun iltifatından tek bir iltifatına hiçbir şey tekabül etmez, denilmiştir. Nitekim Hafız El-Şirazi’de:

"Eğer o Şirazın mahbubu bizim gönlümüzü ele alırsa, onun Hindo benine, Semerkand ile Buhara’yı bağışlarım." Dediği şiirin reddinde, Farsça şöyle denilmiş. Şiir:

"Yanlış söyledin hata ettin. Sevgilinin kıymetini bilemedin.

Mahbubun tek bir nazarına dünya ve ahireti bağışlarım."

Bu kölecik, kendisine layık olmayan cenabınızın iltifatını görünce, "Bu, rabbimin iyiliğindendir." Dedi. Bunun devamını Allah (Celle ve ala) dan rica eder.

Efendim, gerçi köleciğin validi buyurduğunuz gibi idi fakat benim hakkımda buyurduğunuz şeyden, merhalelerce uzağım. Nitekim hadis-i kudside:

"Ben (Allah) kulum, hakkımda yürütmüş olduğu zannının yanındayım." Diye buyurduğu rivayet edilmiştir. Temennisinde bulunduğunuz şey, Allah (Celle ve ala) nezdinde kıymetsizdir. Allah, (Celle ve ala) kat kat olarak size daha ziyadesinin verilmesin istenilir. Ta ki cenabınızın kalbindeki Allah’ın (Celle ve ala) manevi huzurundan başka, her şeyi yakarak kalbiniz muhabbet ateşiyle yeri olup dolayısıyla Allah ile kul arasındaki perdelerin en büyüğü olan, nefis ortadan kalksın! Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem): "Herhangi biriniz beni kendi nefsinden, malından, çocuğundan daha çok sevmedikçe, hakkıyla iman etmiş olamaz." Hadis-i şerifi de buna kati bir delildir. Allah’ın aşkı, kalbde tam olunca, sahibi hakiki bir kul olur. Allah (Celle ve ala) dan, şerefli atalarımızın (özel olarak en üstünlerine genellikle diğerlerine salat ü selam eylesin.) mütabeatıyla cenabınıza, makamların en alası hasıl olmasını rica ederiz. Çünkü Allah (Celle ve ala) Kur’an-ı Kerim’in:

"Bütün noksanlardan münezzeh olan o Allah’tır ki, kulunu (Hazret-i Muhammed’i) geceleyin Mescidil Haramdan (Mekke’den) alıp etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya kadar götürdü" ve yine Kur’an-ı Kerim’in:

"Bütün alemlere bir korkutucu olsun diye, kuluna Kur’anı indiren Allan’ın şanı ne kadar yücedir" ve

"(Cebrail) vahy etti Allah’ın kuluna ayetlerinde, en şerefli olan ubudiyyet isini habibine seçmiştir."

Lanetli hırsız şeytan ile, kötü nefis hiçbir şey olmayan bu fakiri çalmayıp, ta ki bu iki muzır şeylerin heveslerinden kurtulup tabilerinizden olması için şefkat gözü ile kendisine bakmanızı ve onu hatırınızda tutmanızı cenabınızdan rica ederiz.

Bu fakir ile yanında bulunanlar, bütün ev halkı ile başkaları da el ve ayaklarınızdan öperler.

Nisan 1335.