
Bütün hamdler, alemlerin rabbı olan Allah’a mahsustur. Salat
ü selam, Peygamberlerin efendisinin (Sallallahu aleyhi ve sellem) temiz
alinin ve ashabının üzerine olsun!
Bundan sonra bize gelen bir mektubda kadının birisi, bir köye
gelerek, kocam beni boşamış ve iddetim de tamam olmuştur, dedi. Binaenaleyh
kadının dediği bu sözü kabul edilip de evlendirmesi sahih midir? Diye bir
sual vardır. Sorulan bu suale cevaben dedim ki: Mezkûr kadın kaâzıya gidip
de "ben falan kimsenin zevcesiyim, beni boşamıştır" diye kocasını ismen
belirtse, kaâzının nezdinde şahidlerle boşanmayı isbat etmesi lazımdır.
Eğer, kendisi kocasını tayin etmeyip (tanıtmayıp) halk tarafından da
bilinmezse, kaâzı, davasını tasdik ederek başkasıyla onu evlendirebilir.
Kadının özel velisi ise, eğer onun mezkûr davasını tasdik
etse, kocasının bilinip bilinmemesi arasında hiçbir fark olmayıp onu
evlendirebilir. Tuhfetül-Muhtac, remli ve diğer bütün Şafii mezhebinin
kitabları bunun sarahaten bildirmişlerdir. Tuhfetü’l-Muhtac kitabının
ibaresi şöyledir: "Velisi hazır olmayıp, evlenmesine bir mâni de bulunmadığı
takdirde, şer’an nikahsız olduğu davasında bulunan mezkûr kadının davası
hâkim tarafından tasdik edilir. Fakat davasının isbatı için, kendisinden
şahid istenilmesi sünnettir. Şahid ikame etmezse, hâkim ona yemin
içtirecektir." Bu ibareden bir satır sonra, demiş ki: Bahsi geçen kadın, bu
davasından önce, başka muayyen birisiyle evlendirilmesi bilinmediği
takdirde, hâkim davasını tasdik eder. Muayyen olan birisiyle evlenmesi
bilinirse, kocası beldede hazır bulunsun veya bulunmasın, hass velisi değil,
hâkim onun evlenmesinin sahih olabilmesi için, hâkimin huzurunda davanın
isbatı şarttır.
Bu ibarede "Kocası bilinmeyen" mealinde geçen tabir, Tuhfet’ül-Muhtac’ın haşiyesi Abdülhamid El-Şirvan’ındır.
Daha sonra Tuhfetü’l-Muhtac, kaydına, Nevevi ile Rafii’nin
kavilleri de delalet etmiş ve bu konuda alimlerce yapılan zun fikir
tartışmasından sonra mutemet olanı da budur. Gerçi alimlerden bir cemmat
kadın davasında hatta kaazının nezdinde eski muayyen kocasından da bahs etse
bile, dediği kabul edilir. Çünkü İmam-ı Şafii’nin ashabı, muamele akidlerine
ait hukuki davalarda akid sahibinin söyledikleri muteberdir. Bunun için,
birisi, ben bu cariyeyi falandan satın aldım, deyip bilirttiği adamdan satın
aldığı sabit olmadan kendisinden satın alınması caizdir, diye söyledikleri
sözleri kıyas ise de lakin nikah hususunda daha çok ihtiyatlı davranılır."
Maksudumuz olan konuya ait Tuhfetü’l Muhtac’ın ibaresi sona erdi.
Nihayetül Muhtac’ın ibaresi de aynı Tuhfe’nin ibaresi
gibidir. Büceyeremi, Ziyadi’den özetle, Nihayet’in ibaresini şöyle
nakletmiştir: "Kadın üzerimde herhangi bir nikah yoktur veya iddette
değilim." Diye davada bulunsa, sabık bir nikahı bilinmedikçe evlendirmesi
caizdir. Daha önce, nikahlı olduğu bilinip de kocam beni boşadı veya öldü ve dolayısıyle iddetim de tamam olmuş, diye dava ederse, özel velisi için onu
evlendirmesi caizdir. Fakat Velliyy’ul Amm ın nezdinde davası sabit olmadan
hâkim onu evlendirmez. Burada, Büceyremi’nin naklen ibaresi sona erdi.
Mektubda bahs konusu olan adamın, kadın evlendirmesi için,
"Bize izin vererek onu tezviç ettik" diye söylediği sözüne ait verilecek cevab kaldı. Onlara da şöyle cevab verilir: Şayet, nikah Hanefi mezhebine
göre kıyılmışsa, sahihtir. Çünkü hanefi mezhebinde kadın birisini kendisine
veli edinip ona nikah iznini vermesi de caizdir. Şafii mezhebine göre
kıyılmışsa, kadın kendi nikah iznini başkasına verip de onu kendisine veli
edinmesi caiz değildir. Belki evlenecek kadın ile erkek, bir kimseyi
aralarında muhakkem tayin edip, sonra kadın nikahı için o şahsa izin vermesi
lazımdır ki, sonra muhakkem onu evlendirir. Tuhfetü’l Muhtac kitabına göre,
muhakkem olacak şahısda şu şartların mevcud olması gerekir: Beldede müctehid
bir hâkimin bulunmasıyla kendisi müçtehid ve adaletli olması veya beldedeki
kaâzıdan başka, müçtehid bir kimse bulunmasıyla muhakkemin müçtehid olmayıp
da adaletli olması şarttır. Ancak bu son şart da ehil olmazsa da beldede
hâkimin mevcud olmaması gerekir. Fakat hâkim de değerli bir para mukabilinde
tezviç ettiğini adet edinmişse, yine muhakkem onu tezviç edebilir.
Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallallahu aleyhi ve sellem),
alinin ve ashabının üzerine salat ü selam eylesin.