İçindekiler


SEKSEN ALTINCI MEKTUP

Norsli Molla Abdullah’a (Rahmetullahi aleyh) bu dünya çalışma ve amel etme evi olduğu, onda sevab ve mükafat verilecek bir ev olmadığı, dünyada ilkin çalışma, amel etme, matlub olup, sevab ve mükafatın yeri ancak ahiret olduğunu beyan hakkındadır.

Kâinatta hiçbir varlık yok ki (onu hamd ile tesbih etmesin) Salat ü selam, Allah’ın mahlukatının en hayırlısı Muhammed’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) bütün alinin, ashabının, zevcelerinin, ensari ve dünürlerinin üzerine olsun!

Bundan sonra, bu mektub, alem kutbu kaymakamının (Kuddise sirruh) perverdesinden, Allah yolundaki kardeş ve dostu Molla Abdullah’adır. Allah, onu Allah için, kızan ve onun için sevenlerden eylesin!

Perverde eve dönmeden önce, tarafınızdan mektub geldiğini işitti. Sabırsızlıkla görmesini özledi. Eve geldiğinde, araştırıp dostlardan soruşturduğu halde, kayıp olup görmedi ve görmediğine de üzüldü. Bir müddet sonra gördü. Sonra, tamamıyla okumadan kayıp oldu. Bunda hayır olduğu umulur.

Ey sadakatli kardeş! Bu dünya evine amel evi denilir. Öyle ise, akıllı kimse, mükafat ve ameline terettüp edecek şeye bakmadan taate çok çalışması lazımdır. Şayet çalışmasına baksa veya meyvasını almayı gözetse, suya yetişmeden geçmek için, ayakkabını soyup, yalınayak olarak ayağını dikenin üzerine koyduğu ve diken ayağına battığı, ayağı yaralı olup, hatta yarası sudan geçmemesine sebeb olduğu kimseye benzer.

Bazı şeyhler, hatta Nakşibendilerin yüce zatları (Kuddise sirruhüm) demişler ki, eğer erkeksen, erkekler gibi taat ve ibadet et! Ve yaptığın ibadetin meyvesine bakma! Çünkü meyva ve mahsul yeri, ahiret günüdür.

Taat esnasında salik için, zahir olan şuhud, vahdet, istiğrak, mahv, izmihlal gibi haletler. Tarikat çocuklarına ve tarikatta zayıf olanları, beslenilecek için acele olarak gönderilmiş şeyler kabilindendirler.

Ey kardeş, beyan olunduğu üzere, bu dünya evinde Cenab ı Hak tarafından bizden taleb edilen şey, amel olup meyvası, faydası ise ahirete havale edilmiştir. Hele amelden bir fayda taleb etmek, Nakşibendi tarikatının (Allah, sahibinin sırrını takdis eylesin) prensibi dışındadır. Onda ancak zatı Bari’nin muhabbeti matlubdur. Ki, muhabbetten, mahbubun rızası irade edilir.

Rivayet olunur ki, Yusuf Peygambere, (Peygamberimizin, onun ve her ikisinin aline salat ü selam olsun.) Züleyha’dan davarları otlatma vazifesini kendine taleb etti. Züleyha da ona o vazifeyi istedi. Halbuki kendisi Yusuf’un yanında bulunmasını isterdi. Fakat mahbubu olan Yusuf’u kırmayıp onun arzuladığı şeyi kendi arzusu üzerine tercih etti.

Sonra bir mâni olmazsa sizin tarafınıza gitmek azmindeyiz. Bununla beraber bize bir mektub yazıp oradaki havadislerden aleyhinizde ve lehinizdeki şeyleri bildirip gönderiniz Şerefli merkadın nezdinde ve merkad sahibinin torunları ve bütün arkadaşların nezdinde bize dua etmek hususunda vekilimizsiniz.

Perverde size ve meclisinizdekilere selam eder. Sizden ve onlardan bulunan alimlerden ve ev halkının hepsinden dua diler. Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) bütün alinin ve ashabının üzerine salat ü selam eylesin!

Alem kutbu kaymakamının perverdesi Muhammed Diyaüddin.