
Bütün hamdler, o Allah’a mahsustur ki, bizi buna kavuşturdu.
Eğer, Allah bizi hidayet etmeseydi, kendiliğimizden hidayete eremezdik.
Salat ü selam evvel ve son halkın efendisinin, (Sallallahu aleyhi ve sellem)
bütün alinin, ashabının, zevcelerinin ve zürriyetinin üzerine olsun!
Bundan sonra bu mektub, yüksek kapı eşiğinin hizmetçisinden
en şerefli, Allah yolundaki kardeşi Molla Ahmed’edir. Allah, onu dünya ve
ahiretteki afetlerden selamet edip, onu kendine yaklaştırarak temenni ettiği
şeylere ulaştırsın!
Muhtevası, birinci mektubun muhtevasının hilafına olan ikinci
mektubunuz hizmetçiye ulaştı. Tehirin sebebini sıhhat ve selametinizi
bilmediği için, mektub gelinceye kadar, ızdırapta idi. Ulaştığında gönlü
açılıp sevindi. Çünkü, sıhhat ve selamette olup ilim öğrettiğinizi ve
tarikatı tebliğ ettiğinizi anladı. Ey kardeş! Dünya, ahiretin mezraasıdır ve
baharıdır. Öyle ise, akıllı kimse, hasad zamanı gelinceye kadar ekin işinde
çalışmak lazımdır. Onda ekin ekmeyen azıksız kalır. Nitekim dünyanın ahvali
böyle müşahade edilir.
Teveccühten evvel, kitab mütalaa etmek, ders vermek
hususundaki cevab: En iyisi o vakit onlarla meşgul olmamaktır. Belki o anda
hayali rabıta veya tarikata ait kitablardan birisiyle veya velev ki
refikasıyla bile olsa, mürşidden veya sadattan bahs etmekle, meşgul olmak
layıktır.
Bahs ettiğin Molla Ramazan ise, eğer, halleri şeriata göre
dosdoğru olup, tarikatın adabını bilerek, içine ziyade, noksanlık yapmaktan
emniyetli bir kimse, ise, senden uzak ise de halkın talimini vermekle, ona
emr et! Geceleyin tarikatı, dua vaktinde de manevi teveccühü öğretsin!
Kardeşiniz Molla Mehmed Emin’e ve başkasına, dostlara,
talebelere ve size, Mustafavi şeriatına tabi olanlara selam ederiz. O
şeriatın sahibine, aline ve sahabına salat ü selam ve sena olsun!