MESNEVİYE DAİR

 

Ey doğacak çocuğun oynaması gibi bu manaları içimde oynatıp duran Allah, mademki bunun tamamlanmasını diliyorsun, kolaylaştır, yol göster, muvaffakiyet ver. Yahut da bu isteği, bu iştiyakı gider, bizi muaheze etme. Mademki müflise altın ihtiyacını ilham ediyorsun, ey gani padişah, gizlice ona altın ihsan et.

 

Sen olmadıkça, senin inayetin lütfetmedikçe gece gündüz nazım ve kafiyenin ne değeri olabilir, bu çeşit meydana gelen şiire kim bakar ki? Ey bilgi sahibi padişah, nazım da, cinas da kafiyede korkudan senin emrine kuldur. Sen her şeyi, seni tespih eder bir hale koymuşsun, akıl ve temyiz sahibi olanlar da seni tespih eder, akıl ve temyiz sahibi olmayanlar da.

 

Her birinin başka çeşit bir tespihi var. Bunun halinden onun haberi bile yok! İnsan, cansız şeylerin tespih etmesini inkâr eder ama cansız şeyler, ona kullukta üstattır. Hatta yetmiş iki milletin her biri öbürlerinin halinden bihaberdir. Hepsi de şüphe içinde kalmıştır.

 

Konuşan, söz söyleyen iki kişi bile birbirinin halinden haberdar olmazsa duvarla kapı, nasıl birbirini anlar, duyar? Ben söz söyleyen adamın bile tespihinden gafil olursam gönlüm, sessiz sedasız bir şeyin tespihini nasıl duyar? Sünni, Cebri’nin tespihinden bihaberdir.

 

Cebriye de Sünni’nin tespihini eser etmez. Sünni’nin hususi bir tespihi vardır. Fakat cebrinin de bunun zıddı olan bir tespihi vardır ki, ona sığınır. Bu “ O, sapıktır, yol azıtmıştı” der durur. Hâlbuki onun halinden de haberi yoktur, “ Kün” emrinden de!

 

O, da “ Bunun hakikatten ne haberi var ki” demektedir. Allah takdir etmiş de onları savaşa düşürmüştür, bu suretle de her birinin aslını meydana çıkarır. Bir cinse mensup olmayandan izhar eder. Herkes kahrı lütuftan ayırt eder. Anlar. İster bilgi sahibi olsun, ister cahil, ister aşağılık.

 

Fakat kahır içinde gizli olan lütfu, yahut lütuf içinde gizlenmiş bulunan kahrı, az kişi anlar. Meğerki gönlünde bir can mihengi olan Allah’a mensup bir er olsun. Bundan başkaları kahırda gizli olan lütufla, lütufta gizli bulunan kahrı anlayamaz, şüpheye düşerler. Onlar, adeta yuvalarına bir kanatla uçup ulaşmak isteyen kuşlara benzerler.